18 Kasım 2009 Çarşamba

Afyon İli Tarihi

Coğrafik özelliği nedeniyle her dönemde bin kavşak noktası konumunda olan Afyon için .M.Ö. 3000 yıllarından itibaren 5000 yıllıkbir tarihi,kesintisiz olarak günümüze kadar korumuş olup bunu koruna gelmiş esrlerle izleyebilmekteyiz.
ESKİ TUNÇ ÇAĞI:M.Ö.3000-2000
İlimizde en eseki esr örnekleri bu dönemdedir.İlimiz sınırları içinde günümüzdeki hemen hemen her yerleşim yerinde bu döneme ait birer iz vardır ve ilimiz en yoğun bir yerleşim yaşamıştır.Ogünlerden günümüze kalan yerleşim yerleri olarak Höyükler kalmışlardır.İlimizin adını duyuran önemli höyüklerden biride Sandıklı İlçesi Kusura kasabası içindeki höyüktür.Bu höyükte 1935-37 yılları arsında İngiliz arkeoloğ Winifred LAMP kazı yapmıştır.Höyükte eski tunç çağı ve öncesine ait eserler bulunmuştur.İlimizin diğer önemli höyükleri Sandıklı Hisarı,İhsaniye Karacaahmet kasabası Koçaan Höyüğü,İhsaniye Yayla bağı Karaoğlan höyüğü,Başüyük köyü höyüğü,Merkez sipsin (Çağırbağ Kasabası ) höyüğü,Eğret (Anıtkaya Kasabası )höyüğü,Şuhut hisarı,Bolvadin Üçhöyükler,Çay Maltepe ve Uyanık höyükleri Sultan dağ Kerpiç yolu höyüğü,Emirdağ Mallıca Tez köy höyükleri olup daha yüzlerce höyük vardır.Höyükler dışında bir veya iki kültür tabakasından oluşan düz yerleşimler de vardır.Afyon Müze Müdürlüğünce Merkez Burhaniye köyü Kaklık mevkiinde 1983-84 yıllarında yapılan bir kazı ile Gazlığöl yakınlarında Yaylabağı Kasabası Karaoğlan höyüğünde 1990 yılında yapılan kazılar sonucunda bu tür yerleşimler bulunmuştur.Bu kazılar sonucunda taş temelli kerpiç duvarlı bir birine bitişik evler, surla çevrelenmiş bir konumda bulunmuşlardır.Halk tarımla ve hayvancılıla uğraşmakta,dokumacılık ve çömlekcilik yaparak kendi ihtiyaçlarını gidermektedir.Yerleşim yerlerinin hemen yanında ölülerini yakarak,normal veya küpler içine koyarak gömmüşlerdir.Tanrı olarak kadın biçimi heykellere tapınmışlardır.Ölülerin yanına kullandığı veya çok sevdiği eşyalarını koymuşlardır.bu dönemlerde ulaşım zor olduğu için bir birine yakın yerlerde ilişki kurmuşlardır.Hitit dönemi

10 Kasım 2009 Salı

Afyondaki Şehitliklerimiz II

ANIT KAYA (Eğret)ŞEHİTLİĞİ:
Anıtkaya kasabasında bulunmaktadır.28 Agustos 1922 muharebesinde 13 alay ve 20 alaylar Yunanlıların şiddetli ateşlerine yakanlanmışlardı.Bundan kurtulmak için altı hücüm yapan 13. Alay ve 20. Alay bu şiddetli ateş karşısında çok büyük kayıplar vermişlerdir.
Anıtkaya'nın I km. kuzey batısında 100 m. çapında ve 45 m. yükseklikteki bir höyükte kurulmuştur.Höyüğün sol tarafındaki eteğinde Kurtuluş savaşında 28 Ağustos günü 13. Alaydan şehit olanlar gümülmüşlerdir.

SU VERMEZ ŞEHİTLİĞİ:
Emirdağ ve Su Vermez Köyü yolu üzerindedir.İstiklal savaşı sırasında düşman uçaklarının açtığı ateş sonucu şehit olmuş iki er adına dikilmiştir.Güney cepheye konan bir levhada:İstiklal savaşı şehitleri 21 ekim 1921 Niğde Aksaray'dan meçhul er Alioğul Hasan yazılıdır.

YILDIRIM KEMAL ŞEHİTLİĞİ:
Sincanlı,Yıldırım Kemal Köyü'nde, 7.7.1966 yılında yapılmıştır.Yıldırım Kemal (1898-1922) subay olarak çeşitli savaşlara katıldı.Yıdırım Kemal (Küçükköy) istasyonunda Yunanlılarla çarpışırken şehit oldu. Kitabesinde; 26-27 Ağustos 1922 Muharebesinde Yunan ordusunun hatlı ricatını kesen Türk süvari kolordusunun bu civarda verdiği şehitler namına dikilmiştir.KendilerineCanabı Hakkın rahmeti niyaz olunur. 33 şehit medfundur.

SUHUT ŞEHİTLİĞİ:
Şuhut,merkezde,Afyon caddesindedir.Halk Kurtuluş savaşı sırasında şehit olanları ve hastanede ölenleri önce Demirciler Çarşısı civarındaki türbe yanındaki mezarlığa,daha sonra buradan alınıp buğünkü yere topluca gömmüşler.Küçük pramidal bir anıt dikmişler.Üzerinde,Kurtuluş Savaşı'nın Aziz Şehitleri 1922 yazılıdır.26 Ağustos 1922 günü başlayan Kurtuluş savaşı'nın cephe gerisi seyyar hastanesi Şuhut' da Büyük cami'de kurulmuştur. 1960'da anıt yapılmış,Anıt-Şehitlik 1971'de yeniden yapılmıştır.

SANDIKLI MİRALAY REŞAT ÇİĞİLTEPE ŞEHİTLİĞİ:
Çiğiltepe,Afyon Kılıçarslan köyünden sincanlı ilçesine ayrılan yol üzerinde olan Ahmet Paşa Kasabası yakınındaki dağ sırasının ortasındaki yüksek tepe olup 1591 . yüksekliğindedir.Tepenin çevresi iç içe siper hatlıdır.Tepe, kumandanının Atatürk'e almak için verdiği saatte alınmaması üzerine,kumandan Albay Reşat Çiğiltepe intihar etmiştir.Daha sonra Sandıklıya görürülerek gömülmüştür.Şehitliği 27.9.1951'de Kurmay Baş.Albay Halil Bey yaptırmıştır.Sandıklı Asri mezarlığı ortasındadır.Kitabesinde:İstiklal Harbi 57 Fırka Kumandanı Miralay Reşat Bey burada yatıyor.Ölüm.27.8.1922 yapılışı:27.9.1951 Albay Reşat Çiğiltepe 1876 istanbul'da doğdu.İtalyan,Balkan, I. Dünya Savaşlarına katıldı.Ahmet Avşar: (D.1940-ö.1968).Pilot Üsteğmen şehit olmuş ve şehitliğin güneyine bitişik olarak yapılan mezara gömülmüştür.
Afyon Şehitlikleri I

7 Kasım 2009 Cumartesi

Afyondaki Şehitliklerimiz I

Büyük Taarruz Şehitliği (Akören/Sincanlı) Kurtuluş Savaşı'nın yoğun olarak geçtiği Sinanpaşa Ovası'nın başlangıcıolan Milli Parkın karşısında bulunan ve İzmir-Afyon,Antalya-Afyon kol kavşağının kesiştiği bir tepenin üzerine yapıldı,Şehitlikte Afyon-Dumlupınar arasında yapılan yıldırım savaşlarında şehit düşen 275 subay ile 2150 mehmetciğin isimleri yer alıyo
HAVA ŞEHİTLİĞİ:
1933-1936 yılında yapılmıştır.24 Temmuz 1922 sabahı Pilot Cemal ve Raşit Bahattin Beyler Akşehir karargahından havalanarak Afyon güneyinde keşif yapmaktayken iki Yunan uçağının saldırısına uğradılar.Havada iki saat süren çarpışma sonucunda bir Yunan uçağı düşürdüler.Diğeride kaçarken Akçay mevkiinde çakıldı.Yunan karargahından havalanan başka bir uçağı kahramanlarımıza saldırdı.Uçaklarında mermileri kalmayan ve kaçmayı onurlarına yakıştıramayan iki kahramanımız Gazlıgöl civarında düşerek şehit oldular.Anıt mezar şehit Üsteğmen Bahattin ve Cemal Beyler adına yapılmış olup daha sonra şehit olan on altı havacı asker buraya gömülmüştür.
AGAH EFENDİ ŞEHİTLİĞİ(Büyük Kalecik)
YÜZBAŞI AGAH KURTKAYA ŞEHİTLİĞİ:
Büyük Kalecik Köyünde (Kasabası'nda ) olup 26Ağustos 1972 yılında Korgeneral Bahattin Alpkan tarafından yapılmıştır.üç adet mezar yanyanadır.Kitabesinde : "İstiklal savaşı'nda büyük taarruzda ikinci günü olan 27 Ağustos 1922 sabahı Kurtkaya Tepesi'ne taarruz sırasında şehit düşen 12. Tümen 36. Piyade Alayı 6. Bl. Komutanı 1898 doğumlu Bayburt'lu Siver Bey oğlu Yüzbaşı Agah burada yatıyor.Yanında yine bu şavaşta bu civarda şehit olan Sinoplu Üsteğmen Feyzullah ve diğer erler vs.Ruhları Şad olsun.yazılıdır.
GİRESUN ŞEHİTLİĞİ:
İscehisar ilçesi Doğanlar köyü sınırları içerisinde,Dedesivri mevkiinde (sivritepe) inşa edilmiştir.Giresun Şehitliği adını almıştır.Ülkemizi işgal eden Yunan ordusu İscehisar-Karaağaç ve Doğanlar köyü sınırları içerisindeki Kabaçkıran ve Dedesivri mevkilerinde de mevzilenmişlerdi.Kurtuluş savaşında,Giresun ve yöresinden gelen gönüllülerden oluşan 47. Alaya Topal Osman (Osman Ağa) komuta etmekteydi.Topal Osman emrindeki 47. Alay,26 Ağustos 1922 gece saat:02:30'da başlayıp 36 sat süren taarruzda Yunan ordusunu Sivritepe mevkiinden atmıştır.O geceyi 47. Alay;bir taburu ile Kabaçkıran,iki taburu ile Dedesivri ile Evliya Tepelerini ele geçirdi.Bu muharebe sırasında 14 Giresunlu şehit düşmüştür.Sivri Tepe mevkiinde şehit düşen Giresunlu gönüllülerin şunlardır.Boztepe köyünden Ali oğlu 1315 doğumlu Hasan,Çukur köyünden Mehmet oğlu 1317 doğumlu Hüseyin,Kemaliye köyünden Ahmet oğlu 1315 doğumlu Mustafa,Çiçekli köyünden ilyas oğlu 1316 doğumlu İbrahim,Dereli Yavuzkemal Hapan köyünden Yusf oğlu 1314 doğumlu Osman,Bulancak Uçallı Mahallesinden Hüseyin oğlu 1314 doğumlu Niyazi,Kecap Halkalı köyünden Salih oğlu 1317 doğumlu Abdullah,Hamurlu köyünden Ahmet oğlu Osman,Tatlılı köyünden Hüseyin oğlu 1316 doğumlu Nazım. 47. Alay'ın aynı gün şehit düşen arkadaşlarını Sivritepeye defnetmişler ve bir gün sonra Yunan ordusunu kovalamaya devam etmişlerdir.Afyon Şehitlikleri II

22 Ekim 2009 Perşembe

Köfteci İrfan


Arkadaşımla Afyon'da hem geziyoruz hem de fotoğraf çekiyorduk derken karmımız açıktı Arkadaşım gel buğün köfte yiyelim deyince olur dedim.Tabiki bir yandanda düşümüyorum nasıl bir yere götürecek? diye genelde ikimiz birlikte oldumu gezdikten sonra karnımız açıktımı etli pide yeriz.Ondan sonra uzun çarşıda girişte sağtarafta küçük aralıkta cay ocağı var oradada çaylarımızı içer tekrar Afyon'u gezmeye başlarız.Bu sefer Arkadaşımın canı köfte istedi Arkadaşımın daha önce gittiği köfteci İrfan'ın köfteci dükkanına götürdü dükkana geldik küçük bir dükkan ama!öyle kalabalık bir yerki! millet sırada köfte almak için sıraya girmiş.Adamlar harıl harıl çalışıyor.Neredeyse tanıdık kim varsa orada köfte almak için sırada bekliyordu.Köftelerin tadının yanında bir de ortamın hijyenik oluşu birazda ekonomik oluşununda etkisi var tabi İrfan usta Afyonda marka olmuş elime sağlık İrfan usta

19 Ekim 2009 Pazartesi

Gizlilik İlkeleri

bizimafyon.blogspot.com. üyesi web sitelerinden sizinle ilgili olarak toplanan hiçbir bilgi, hiçbir surette üçüncü şahıslarla paylaşılmayacaktır.bizimafyon.blogspot.com web sitelerine ilk girişinizde, bilgisayarınıza bir cookie; yani sizi ayrı bir kullanıcı olarak gösteren küçük bir bilgi parçası gönderilir. Bunun da temelinde sizin daha memnun kalacağınız bir kalite düzeyini yakalama çabamız yatar. Siz bilgisayarınızda cookie’leri reddedecek ayarları yapabilirsiniz. Ancak bu şekilde kimi özelleştirilmiş hizmetler size ulaşmayabilir. Yasal bir gerekçe olmadıkça, cookie’ler vasıtasıyla sağlanan bilgiler de hiç kimse ile paylaşılmaz.bizimafyon.blogspot.com, e-posta adresinizi kesinlikle istenmeyen mail gönderimi yapmak için kullanmayacaktır.Bu Gizlilik Sözleşmesi, bize verdiğiniz bilgilerin bizimafyon.blogsptcom tarafından ne şekilde kullanılıp korunduğunu anlamanız amacıyla hazırlanmıştır. Ve genel anlamda istatistiksel veriler elde etmek amacıyla kullanmaktadır.bizimafyon.blogspot.com, gerekli görüldüğünde işbu Gizlilik Sözleşmesi’nin hükümlerini değiştirme hakkını saklı tutmaktadır. Elbette ki bu değişiklikler gizli kapaklı yapılmayacak, bulunduğunuz sayfa aracılığıyla size aktarılacaktır.Bu sitede ilgi alanına dayalı reklamcılığın kullanıldığını belirtmek isteriz.Web sitemizi ziyaret ettiğiniz zamanlarda reklam hizmeti vermek için üçüncü taraf reklam şirketlerini kullanmaktayız. Söz konusu şirketler, bu sitelere ve diğer web sitelerine yaptığınız ziyaretlerden elde ettikleri (adınız, adresiniz, e-posta adresiniz veya telefon numaranız dışındaki) bilgileri ilginizi çekecek ürün ve hizmetlerin reklamını size göstermek için kullanabilir. Bu uygulama hakkında bilgi edinmek için ve söz konusu bilgilerin bu şirketler tarafından kullanılmasını engellemek üzere seçeneklerinizin neler olduğunu öğrenmek isterseniz burayı tıklayın.bizimafyon.blogspt.com'u kullanarak, bu Gizlilik Sözleşmesi’ni kabul ettiğinizi ifade etmiş olursunuz. Herhangi bir sorunda bize, destek[at]bizimafyon.blogspot[dot]com adresinden ulaşabilirsiniz.

11 Ekim 2009 Pazar

Afyonda Bir Dahi


Ali İhsan Esengüner Afyon'umuzun süper zakası biyomik adam kendi halinde birisi görseniz bu adammı süper zaka ?dersiniz.Ama göründüğü gibi değil gerçekten de süper zaka tesadüfen Köfteci de karşılaştık.Arkadaşım bu zatı tanıyormusun?dedi bende hayır ama sürekli gördüğüm birisi demiştim.Arkadaşım bana bu adam süper zaka dedi ilk önce tipine bakıp inanamadım! ama orada bulunan kişiler bu zatın televizyona bile çıktığını söylediler.Hayretler içinde kaldım.Doğum gününü söylüyorsun senin ne zaman doğduğunu söylüyor.Matamatikte bilmediği puroplem yok,herşeyi kafadan yapıyor kalem,kağıt kullanmadan inanması güç değilmi Afyon'da belki herkez onu biliyordur ama ben yeni keşfettim demekki Afyon'umuzdan da böyle dahiler çıkabiliyormuş.Türkiye'nin heryerinde böyle dahi insanlar var ama bizler onlara gereken değeri vermiyoruz.Başta devletimiz bu gibi dahi İnsanlara sahip çıkması lazım.Bu İnsanlar Avrupa'da olsa el üstünde tutulurlar.Malesef bizim ülkemizde çabuk unutulurlar.

13 Eylül 2009 Pazar

Eğret yöresi Kilimleri

Afyonkarahisar Müftülüğünden iki,Müze Müdürlüğünden iki uzmanın katılımıyla Afyonkarahisar'ın tüm beldelerindeki camiler (934 cami ) üç ay içinde taranmıştır.Bu çalışma sonucunda Vakıf menşeili camilerden 12 adet halı,46 adet kilim,Diyanet işleri Daire Başkanlığı menşeili camilerden ise 40 adet halı,162 adet kilim tesbit edilmiş,belge karşılığında komisyonca teslim alınarak müzeye teslim edilmiştir.Vakıf meşeili camilerden alınan halı ve kilimler dışında kalanlar için alındığı camilere yeni halı ve kilim verilerek bu kültür varlıkları müze koleksiyonuna kazandırılmıştır.Bu tarama çalışmasında değerlendirme ve derleme halı ve kilimlerin eski eser olması yanında bölgenin etnoğrafik ve folklorik değerleri ile üretim merkezleri göz önünde tutularak yapılmıştır.Belirlenen üretim merkezkerinden birisi de aşağıda bildiriye konu olan Anıtkaya (Eğret) kasabasıdır.Anıtkaya Kasabası ve çevresindeki köylerde yapılan tarama çalışmasında desen ve renk özellikleri bakınımdan büyük benzerlikler taşıyan bir gurup kilime rastlanmıştır..Bütün beldelerde parmaklı kilim adı verilen bu kilim gurubuna Anıtkaya kasabasından uzaklaşıldığında rastlanmamıştır.Bu olgu bize bu tip kilimlerin bu yöreye özğü olduğunu göstermektedir.

30 Ağustos 2009 Pazar

BAYAT KİLİMLERİ

Afyonkarahisar iline bağlı Ege Bölgesi'nin Anadolu bölümüne yerleşik olan Bayat İlçesi doğuda Emirdağ,güneyde Bolvadin,güney batıda İscehisar,batıda İhsaniye,kuzeyde Seyitgazi ilçeleriyel komşuluk yapmaktadır.Afyon iline 45 km Emirdağ ilçesine ise 20 km mesafede yerleşmiş olan Bayat ilçesi;Anadolu'nun dokumacılık yapan pekçok yöresi gibi öteden beri geleneksel el sanatlarına kendilerine yeterli düzeyde yer vermiştir.Özellikle eski bir göçebe yaratımı olan dokumacılık alanında Bayatlı kadınlarımız ve genç kızlarımız dokudukları geleneksel kilimler,bugün geniş bir ilgi alanı bulması yurt içi ve yurt dışına sesini duyurma çabası göstermektedir.Bayat ilçesi Eskişehir-Afyon demir yolu açıldıktan sonra ulaşım değerini epeyce yitirmişse de şimdi Ankara-İzmir asfalt karayolu bucağa yeniden canlılık sağlamıştır.Bayat ilçesinde de son yıllardaa kullanılan kimyasal bayaların yerini yörenin orman örtüsünü sağlayan gerçeklik,malyar,ardıç,pinar,böğürtlen,kuşburnu,palamut,ceviz gibi bitkilerden elde edilen doğal bayalarla boyanan yün ipliklerle kilimler dokunmakta ve sanat değeri olan pek çok ürün vermektedir.Böylece Bayat dokumacılığın eski bir geçmişe sahip olduğu belirtilmektedir.Kaynak Afyon Belediye Yayınları

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Afyonkarahisar Mahalle Fırınları

Afyon'da yaklaşık 96 mahallade bulunan mahalle fırınlarının sayısına baktığımızda bu fırınların daha çok gelir düzeyinin düşük olduğu mahallelerde yer aldıkları görülmüştür.Mahalle fırınlarından yararlanan kadınlarımız,evlerine unlu yiyeceklerin yemeklerin en güzel ürünlerini sunmakla beraber,sosyal yaşantılarını biraz olsun değiştirme görüşlerini arttırma,dertlerden kurtulma gibi nedenlerle bu fırınlardan vazgeçmemişlerdir.Fırına gelen kadın önce kendisine sıra gelmesini bekler.Sıra kendine geldiğinde fırında bulunan diğer kadınlarında yardımıyla hamur çok kısa sürede pişecek ekmek durumuna getirilmektedir.Ekmek 1,5 saat fırında kalır.Kadının fırına gelmesi,ekmeğin fırında kalma süresi ve ekmeğin fırından çıktıktan sonra tavlanması toplam 2,5,3 saati bulmaktadır.Bu sürede ev işinden ve sorunlarından kurtulan kadınları koyu bir sohbet beklemektedir.Fırına gelip sohbet etmek,komşulara katılmak mahalle fırınlarının töresi olmuştur.Burada yapılan sohbetlerde dostluklar pekişiyor,dertler paylaşılarak azalması gerçekleşiyor.Fırında yapılan ekmeklerin geç bayatlıyor olması,hazmının kolay olması.Fırınların günün her saati açık olması kadınlar için çok büyük yararlar sağlakmaktadır.Hamurun pişirilmeye hazırlanması.Evde hazırlanmış maya ile istenilen miktardaki un tekneye konularak yoğrulmaya başlanır.Yoğrulma hamurun elde yapışmayacak biçime geleseyin sürer.İstenilen kıvama yoğrularak gelen hamurun üzerine bir miktar un atılarak sofra beziyle örtülür.Hamur bir saat dinlendirilir.Hamur istenilen kıvama gelmiş ise tekneden kabarması taşması gerekmektedir.Bir gün önceden alınan nöbet saatine yakın ekmeğin sahibi hamurunu tekne içinde fırına götürür.Teknenin fırına gelmesinde komşular yardım eder.Fırına gelen tekne içindeki hamur fırın sahibinin ve orada bulanan komşuların yardımıyla ekmek haline dönüşür.Fırıncı kadının ekmekleri fırına sürmesiyle ekmekler yaklaşık 2 saat süre zarfında pişmiş olarak fırından çıkar.Afiyet olsun.Kaynak Afyon Belediye Yayınları

14 Ağustos 2009 Cuma

CEBEL SULTAN DAĞI Efsanesi

Dinar'a bağlı Çapalı,İnsuyu ve Yeşilçat (Eber) köyleri sınırında bir dağdır.Eskiden yörükler yaz aylarını bu dağda geçirir,kış gelince daha sıcak yerlere göçerlermiş.Dağın adı ile ilgili efsane de, bu yörüklerin yaşadığı bir olaya bağlanmaktadır.Buraya konup göçen yörük obalarından birisinin beyinin gözelliğiyle dillere destan bir kızı varmış.Oba bir yaz sonu yükünü sararken bu kızda yaktıkları ateşin etrafını taşlarla çevirerek üstünü örter.Bir yıl sonra yine aynı yere gelip çadırlar kurulurken obanın beyi kızından bir kahve yapmasını ister.Kız geçen yıldan kalan ateşin üstündeki külleri üfler.Küllerin altındaki ateş kor halinde durmaktadır.Bu durumu gören bobası ve oba sakinleri kızın bir evliya olduğunu anlarlar.Sırrı anlaşılan kız o anda ölür.Cenazesini oraya defnederler.Kızın adı Cebel Sultan olduğu için,bundan böyle dağa,Cebel Sultan adı verilir.Resmi kayıtlarda da aynı adla anılır.Kaynak Afyon Belediyesi Yayınları

31 Temmuz 2009 Cuma

BEDESTENLER

Osmanlı şehirlerinde ticaret mahallerinin merkezinde bedestenler yer almaktadır.Bedesten;Bazzazistan veya Baziztan'dan bozma bir kelimedir.Şarkta hemen her büyük şehirde bez satılmak için yapılmış,sonraları kıymetli mallar ile antika eşyanın alım-satımına tahsis edilmiş olan kapalı çarşılara verilen addır.Şehirlerde,teşkilatlı sanayi ve ticaret gurupları,bu merkezi binaya açılan civar sokaklar üzerinde sıralanmıştır.Diğer taraftan bedestenler,bezzaz yani kumaş satan esnafın oturduğu mahallerdir.Afyonkarahisar'da;1575 tarihli vakıf tahrir defterinde Bezzazistan-ı Cedid ismiyle bir tek bedesten ismi geçmektedir .Ancak yeni bedesten denmesinden bir başka bedestenin varlığı anlaşılmaktadır.Fakat bu bedestenin faal olup olmadığı hakkında bir kayıt bulunmamaktadır.Yeni bedesten'in yarı hissesi Şeyh Abdurrahim (Mısrı)'ye ait olup bedestenden hissesine düşen yıllık 420 akceyi peygamberlerin ve hulefa-i raşidinin ruhlarına Kuran okumak için vakfetmiştir.Bedestenin diğer yarı hissesi ise Şeyh Abdurrahim Mısrı'nin kardeşi Mustafa'ya aittir.Bunun geliri de diğer bazı dükkanlarla birlikte Kuran okumak için vakfetmiştir.Kaynak Afyon Belediye Yayınları

12 Temmuz 2009 Pazar

ANADOLU'DA HAŞHAŞ


Haşhaş Hititler döneminden (M.Ö. 2000 yılları ) beri orta Anadolu'da ekimi yapılmakta olan bir bitkidir.Bu bitkinin Hitit dilimde karşılığı olan Hassikka kelimesinin buğün kullanılan haşhaş kelimesi ile olan yakınlığı çok ilgi çekicidir.Ayrıca bu kelime Hititce uyumak ve teskin etmek kelimeleriylede alakalıdır.Yine Hititlerin zengin ekmek çeşitleri arasında haşhaş tohumu ballı bir ekmek çeşiti bulunmaktadır.Yine milattan önce 333'de ilk Roma Cumhuriyeti çağında basılan şehir sikkeleri arasında Suhutta basılmış buğday başağı ve haşhaş kellesi resmi bulunmuştur.Yine elinde haşhaş kellesi , buğday başağı ve keten bitkilerinden bir demet tutan şehir tanrıçası resmi Emirdağ ve Suhut sikkelerinde vardır.Bu bulgulardan miladdan önce Afyonkarahisar ili bölgesinde haşhaş ekiminin yapıldığı anlaşılmaktadır.Haşhaş yurdumuzun fazla yağışlı Doğu Karadeniz ve fazla sıcak Güney doğu Anadolu Bölgeleri hariç hemen yer yerinde yetiştirilmektedir.Bununla beraber en iyi ekolojisini ise batı geçit ve göller bölgesinde bulunmuştur.Türkiye'de haşhaş ekimi 1933 yılına kadar belirli bir sınırlamaya gidilmeden yapılmıştır.1933 yılından itibaren muhtelif tarihlerde haşhaş ekimine sınırlamalar getirilmiştir.Halen Haşhaş ekimi yedi ilimizde yapılıyorsa'da en fazla ekim alanına Afyon ilimiz sahiptir.Haşhaş ekiminin yasaklanması bölge çiftçisinin ve memleketimizin alehine olmuştur.Türkiye dünya afyon ticaretindeki yerini kaybederken önemli bir döviz kaynağından mahrum kalmış,afyon toplanmasında çalışanlar işlerini kaybetmiş,yasaklanmanın başladığı tarihte kapasitesi 25 bin ton dolayında olan bölgedeki yağhaneler atıl duruma düşmüş,yağ elde edildikten sonra geriye kalan küsbe bölge hayvanlarına yedirilen tek ve önemli yem iken yasakla beraber bu yem kaynağıda ortadan kalkmıştır.Türk çiftçisinden yasakla birlikte büyük fedakarlık beklenirken batı ülkelerinde suni uyusturucuların imal edilmeye devam etmesi ve kaçakcılık piyasasının önlenememesi Türk kamu vicdanını şiddedli bir şekilde rahatsız etmiştir.Kaynak Afyon Belediyesi yayınları

3 Temmuz 2009 Cuma

TÜRBE CAMİİ VE MEVLEVİHANE

Afyon'daki Türbe camii ve Mevlevi hane,1710 yılında bir külliye halinde yapılmışken,geçirdiği yangından sonra 1844 yılında Sultan Abdülmecid tarafından yenilenmiştir.Son onarım 1905 yılında Sultan Abdülhamit ıı, emriyle yapılmıştır.Kuzeydeki cümle kapısından önce şadırvanlı avluya girilir.Avluda önceleri derviş odaları olarak kullanılan odalar yer alır.Merdivenlerle çıkılan kapıdan önce bir solona girilir,sonrada semahane'ye geçilir.Semahanenin solunda türbe bölümü vardır.Türbe Mevlana Celaladdin'in torunlarından AbaPusi Veli,Sultanı Divani Mehmet Çelebi,Hızır Şah Çelebi gibi mevlevi büyüklerinin sandukaları sıralanmıştır.Semahane,aynı zamanda camidir. Mevlevi hanenin en dikkate değer süsleri kalem işleridir.Bu süsleme son yılların örneklerini taşımaktadır.Mevlevi hane ve Camii,19 yy,batıya dönük ve Avrupa etkisinde barok,ampir üslupları karışımı bir üslup içinde inşa edilmiştir.Afyon'da Osmanlı devrine ait Bağ Çeşme,Çavuş başı,Otpazarı,Güdük Minare gibi ve Mescidler,ayrıca Kadın ana Türbesi,Kasım Paşa Hamamı gibi eserler vardır.

30 Haziran 2009 Salı

MISRİ CAMİİ


Afyon'un Kuzeydoğusunda Mısri mahallaesinde yer alan eser,1483 yılında Kasım Paşa tarafından yaptırılmış,tek kubbeli, ilk Osmanlı mescidleri tipinde küçük bir eserdir.Evliya çelebi Seyahatnamesinde Abdürrahim Efendi Camii adıyla geçmektedir.Halk arasında Mısri Sultan,Mısırlı Camii yada Kasım Paşa adlarıylada söylenmektedir.Mimari özelliklerine bakıldığında bu günkü şeklini dört aşamada almıştır.Kasım Paşa Mescidi,muhtamelen türbenin inşaası sırasında,küzey batı köşesinde bir minare ilave edilmek suretiyle camiye çevrilmiştir.Bugün caminin avlusunda ve çevresinde,eski halinden kaldığı söylenen sutün parçaları ile beş adet mermer sutun başlığı ve kaidesi bulunmaktadır.Caminin güney doğusunda bulunan kubik türbe kare planlı ve tek kubbelidir.Türbeye hem önündeki hacim,hemde yan harimden geçilmektedir.Burada iki mezer bulunmakta,bunlardan birisi Abdürrahim Mısri Hazretlerine,diğeri ise Kasım Paşanın oğlu Celebi Sultana aittir.Şimdiki haliyle batı cebhesinin ortasına bitişik minare,kare prizma kaideli,kısmen silindirik,kısmen yivli gövdeli ve tek şerefelidir.Tamanen çini mozayiklarla kaplı mihrap Anadolu Selçuklu devri özellillerini yansıtır.

24 Haziran 2009 Çarşamba

Ferdi Tayfur Afyon'a geliyor


7-8-9 Ağustos 2009 tarihlerinde yapılacak olan 25. Geleneksel Kaymak Festivaline katılacak sanatçılar belli oldu. Kaymak Festivali için arabesk müziğinin gönüllere taht kurmuş ismi Ferdi Tayfur’da sahne alacak. Bolvadin İlçesi’nde Ağustos ayı’nda yapılacak olan Geleneksel Kaymak Festivalinde sahne alacak sanatçılar belli oldu. Tertip Komitesi tarafından yapılan açıklamada 7 Ağustos Cuma günü 1 Halk Müziği 1 Pop Müzik ve 1 Sanat müziği sanatçısının yanı sıra son yılların en dikkat çeken sanatçılarından olan Ahmet Şafak’ın sahne alacağı belirtildi. FESTİVAL DOLU DOLU GEÇECEK Komite 8 Ağustos Cumartesi günü ise Ankaralı Yasemin ve Arabesk Müziğin vazgeçilmez isimlerinden Ferdi Tayfur’un Bolvadin’e misafir olacağını açıkladı. Bu yıl dolu dolu bir program yapılacağı ve müzik-eğlencenin yanı sıra kültürel ve sosyal programlarla etkinliğin son yıllardaki en kapsamlı faaliyet haline getirileceği belirtildi.Kaynak Afyon haber

21 Haziran 2009 Pazar

Yunus Emre Sandıklı*da anıldı

Büyük Türk Düşünürü ve Halk Ozanı Yunus Emre ile Hocası Tabduk Emre, kabrinin bulunduğu Sandıklı İlçesinde düzenlenen etkinliklerle anıldı "Yunus'a ne kadar sahip çıkabiliyoruz" Sandıklı Belediyesi'nin katkılarıyla Yunus Emre Mahallesi'nde bu yıl 9. gerçekleştirilen anma töreni Yunus Emre ve Hocası Tabduk Emre'nin mezarları başında dua edilerek başlandı. Burada konuşan Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol, ''Yunus'un köyünden olmak ayrı bir şeref, yolunda olmak başka bir mutluluktur'' dedi. Elibol, "Bugün burada büyük gönül insanı, sevgi timsali, Allah dostu Yunus Emre ve hocası Tapduk Emre'yi bir kez daha yad etmek için bir araya geldik. Buradan Yunus'un hemşerilerini sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. Sandıklılı olmaktan, Yunus'un hemşerisi olmaktan kıvanç duyuyorum. Yunus'un sevgi çemberi içersinde bir araya gelen siz değerli hemşerilerime içtenlikle söylüyorum ki, Yunus'un köyünden olmak ayrı bir şeref, yolunda olmak başka bir mutluluktur. Bizler yaşayış tarzımızla Yunus'a ne kadar sahip çıkabiliyoruz sorusunu kendimize sormalıyız. Dudaklarımızdan sevgi kelimeleri dökülmeli, elimiz cömertlikten yana açılmalıdır. Yunus'un hemşerilerine de ancak bu yakışır" dedi. İlk kez bilimsel olarak ele aldık Yunus Emre ve hocası Tapduk Emre'yi anma etkinliklerini tam dokuz yıldır yapıldığını belirten Elibol, "Dokuz yılda kat ettiğimiz mesafeyle bu günlere geldik. Bu yıl yaptığımız etkinliklerde dün akşam Ticaret ve Sanayi Odası Lokalinde ilk defa bir Yunus Emre Çalıştayı yaptık. Bu çalıştaya katılan değişik Üniversitelerden öğretim görevlileri, araştırmacılar tarafından Yunus Emre ve hocası Tapduk Emre'nin Sandıklı'da olduğuna dair çok sayıda belgeler açıklandı. İlk defa Sandıklı ve Yunus Emre'yi bilimsel olarak ele aldık. Bundan sonra bu belgelerle Yunus ve hocası Tapduk Emre'nin Sandıklı'da olduğunu duyuracağız. Bundan sonraki etkinliklerimiz bilimsel olarak devam edecektir. Yine bu akşam düzenleyeceğimiz Yunus Emre şiir akşamlarında da şairlerimiz şiirleriyle Yunus'un sevgisini bizlere yaşatacaklar. Önümüzdeki yıllarda anma etkinliklerini uluslararası boyuta taşıyacağız" şeklinde konuştu. Son yıllarını Sandıklı'da geçirdi Türk Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu Başkanı İrfan Ünver Nasrattınoğlu da Yunus Emre'nin mezarının Sandıklı'da olduğunun ellerindeki belgelerle anlaşıldığını ifade etti. Nasrattınoğlu, Yunus Emre'nin çok seyahat ettiğini belirterek, şöyle konuştu: ''Yunus'un yaşadığı yüzyılda Sandıklı, şairi cezbedecek dini ve mistik bir çevre hüviyetindedir. Başta Hacı Bektaş Veli'nin halifelerinden Hacım Sultan olmak üzere bugün Sandıklı'da 56 şeyh ve yatır vardır. Bunların çoğu 13. yüzyıl sonlarına doğru Sandıklı'ya gelmiş ve yerleşmiştir. Bazıları Horasan erlerindendir. Birçoğunun da tekkeleri vardır. Sandıklı şairlerinden Şeyh Hamza'nın 1758 yılında yazdığı uzunca bir manzumesinin bazı mısraları Yunus'u anlatmaktadır.'' Nasrattınoğlu, Yunus Emre'nin son yıllarını Sandıklı'da mezarı bulunan hocası Taptuk Emre'nin yanında geçirdiğini, bunun kayıtlarda yer aldığını söyledi. Konuşmaların ardından ise törene katılan konuklara, Yunus Emre parkında etli pilavdan oluşan Yunus aşı ve ayran ikram edildi. Daha sonra yürüyüşe katılanlar arasında çekilen kura sonucu 3 kişiye Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol, İlçe Milli Eğitim Müdürü Cevdet Bulur ve İlçe Müftüsü İsmail Keskin tarafından çeşitli hediyeler verildi. Şiir sunumu yapıldı Etkinlikler kapsamında, kompozisyon, şiir ve resim yarışmalarında dereceye giren öğrencilere protokol üyeleri tarafından ödülleri verildi. Ödül alan öğrenciler şu isimlerden oluştu; "Büşra Özen, Feyza Kocagöz, Betül Karaslan, Betül Utsal, Deniz Yıkıldım, Dilek Mangal, Sezer Işık, Sümeyye Karakuz, Ayşe Kahraman, Selma Eren, Ceren Hazal Öztürk ve Ali Öksüz" ardından şairler tarafından Yunus Emre'nin şiirlerinden oluşan şiir dinleti sunumu yapıldı. Programın sonunda ise Belediye Başkanı İsmail Elibol tarafından Şairlere Yunus Emre'nin büstü hediye edildi. Kaynak Kocatepe Gazetesi.

14 Haziran 2009 Pazar

Afyonkarahisar'da Tarihi Mescitler


YUKARI PAZAR MESCİDİ:Afyon,daki Secuklu eski Eserlerinden biri de Yukarı Pazar Mahallesi'ndeki Yukarı Pazar Mescididir.Kitabesine göre 1264 yılında yaptırılan bu mescid,kare planlı ve kubbeli basit bir yapıdır.Sol duvarına bitişik taş ve tuğla örğülü bir minaresi vardır.Gerek mimari uslubu,gerekse iç ve dış süslemeleri yönünden hiç bir özelliği yoktur.

KUYULU MESCİD

Afyon'daki Kuyulu Mescid,kare planlı ve tek kubbeli Selcuklu Mescidleri üslubundadır.13.yy.lın sonlarında yaptırıldığı sanılmaktadır.Kuzey doğu köşesinde yer alan tuğla örğülü minaresi tipiktir.Minarenin kaidesinde bir sıra taş ve iki sıra tuğla kullanılmış olup yıldız vari üçgen dolgularla silindirik gövdeye geçilmektedir.Gövde baklava şeklinde frize renk tuğlalar kullanılmıştır.

KUBBELİ MESCİD:

Afyon'da Beylikler dönemine ait Kubbeli Mescid,M,1331 yılında Sahipata oğlu Nusretuddin Ahmet bin Mehmet'in emriyle idris oğlu Hacı Ali tarafından yaptırılmıştır.Kitabede geçen Nusretuddin Ahmet bey,Sahip Ata Oğullarından Şemseddin Mehmet beyin oğlu ve Gerniyan oğlu 1.Yakup Beyin damadıdır.Kare pilanlı ve tek kubbeli basit bir yapıdır.Dıştan onikigen kasnağa oturan kubbenin ve kasnakla duvarların üst kenarları arasıda kalan kısımların üzeri kiremitle kaplanmıştır.İlk haliyle minaresiz olması gereken mescidin kuzey duvarı ortasına geç dönemde oturtulan ahşap minare kaldırılarak,yakın zamanlarda yapıldığı düşünülen kağir,silindirik gövdeli,tek şerefeli minare inşa edilmiştir.En büyük özelliği kuzeyde,sivri kemerli süt beyazı mermer profil çerçeveli ahşap kapı kanatlıdır.Agaç oymacılığının gecme işciliğinin güzel bir örneğidir.İki ahşap bloktan meydana getirilen kapı kanadının ortasındaki dairevi madalyon alt ve üsttekiler geniş,yandakiler dar olmak üzere dört taraftan bordürlerle sınırlanmıştır.Alt ve yan bordürerin yüzeyi kıvrım dalı rumi palmet motifleriyle süslenmiştir.Üstteki bordürde nesih yazıyla,onlara söyle denir;Siz ve eşleriniz kutlulukla ve sevinerek cennete giriniz,ayeti işlenmiştir.Beşgen ve yıdız formla geometrik geçmelerin arasında kalan yüzeyler,kıvrım dallı rumi motiflerinden oluşmuştur.Afyonda ayrıca,Beylikler dönemine ait1355 yılında yaptırılan Arasta Mescidi,1397 yılında yaptırılan Kabe Mescidi ve yine 1397 yılında yaptırılan Akmescid bulunmaktadır.Beylikler döneminin kare planlı ve tek kubbeli,kuzeyinde eyvanı yer alan bu yapıların süsleme yönünden hiçbir özelliği yoktur.

12 Haziran 2009 Cuma

Afyonda Caz Festivali Sona Erdi




Bir Hazirada başlayan 8 hazirada sona eren Klasik müzik ve Caz Festivali. Cek Cumhuriyeti ve diğer Avrupa kentlerinden çok sayıda sanatcı,bu çerçevede Afyonkarahisar'a geldi 2006,2007,2008 ve bu yıl yapılan Klasik Müzik ve Caz Festivalleri'ne katılarak konser verdiler.Festivallerin sosyal hizmet,eğitim ve kültürler arası iletişim boyutlarını çok iyi anlayan ve benimseyen sanatcılar,Afyon'un köy ve kasabalarındaki okullarada gönüllü olarak giderek buralarda workshoplar ve şöyleşiler gerçekleştirdiler.Prag'lı Müzisyenler'in Afyonkarahisar'da verdikleri konserler de kentte ilğiyle karşılandı.Konserlerin sanatsal düzeyi'de konserleri izleyen eleştirmen ve sanatcılardan büyük övgüler aldı.Bazı eleştirmenler,Türkiye'nin kültür başketti İstanbul'da dahi böyle deneysel öncü konserlere pek fazla rastlanmadığını belirttiler.Kişisel çabalar ve iyiniyet ile gerçekleştirilen Afyonkarahisar-Prag müzik ve sanat işbirliğimde her yıl katılan müzisyenlerin ve verilen konserlerin sayısı artıyor.Kısıtlı ekonomik inkanlara karşın bu yılda bu işbirliği gelişerek devam etti.Afyonkarahisar Festivalleri'nin şindiki hedefi,önümüzdeki yıl yapılacak onuncu yılı en anlamlı ve coşkulu biçimde gerçekleştirmek. Önümüzdeki yıl boyunca Praglı müzisyen dostlarımıla bizleri yoğun bir yıl bekliyor.Görüntüleri konser verilirken kalabalıktan çekemedim bende Purava yaparlarken çektim.

8 Haziran 2009 Pazartesi

İĞDE DEDE TÜRBESİ


Arkadaşımla Afyonkarahisar'ın tarihi mekanlarını ve Tarihi evlerini gezerken şimdiye kadar adını duymadığım bir Türbeye uğradık.Arkadaşınım anlattığına göre Şavaş Ay da burada çekim yapmış.İğde Dede Türbesi Türbe kayanın yan tarafı oyularak yapılmış.Kayanın içinde çıplak gözle de görülüyor.Türbeye yaklaşırken sizleri mis gibi İğde kokuları karşılıyor.Afyon'a kuş bakışı baka bilirsiniz.Hıdırlığın Altında ben bir Afyonlu olarak böyle bir çok yerin olduğunu bilmiyordum.Geze geze öğrendim.Arkadaşımın anlattıgına göre evlenecek vakte gelen genç kızları cuma günleri türbeye getirip dilek deletirlermiş.Allah da burada yatan zatın hürmetine dileklerini kabul edermiş.Tabiki Herşeyi Allahtan dilemeliyiz.Dua ederken Allahın burada yatan Evliyanın hürmetine dualarımı kabul'et diyerek dua etmeliyiz.Yoksa İğde Dede benim dualarımı kabulet ben iyi bir eş bulayım diyerek dua edilmez bu şekilde edilen dua Allah korusun adımı dinden çıkarır.Çümkü Allaha şirk koşmak olur.Herşeyi Allahtan dileyip orada yatan zatın hürmetine dualarımı kabul et denir.Allahta Evliyanın hatırına belki dualarımızı kabul eder.İgde Dedeye gitmek için İmaret Camisinin yantarafından Hıdırlık yolundan gidilir.

3 Haziran 2009 Çarşamba

Tavuk Gübresinden Elektrik

Afyonakarahisar'a tavuk gübresinden elektrik üretilecek biyogaz enerji santrali yapılacak.Santral,Afyonkarahisar'ın elektrik ihtiyacının yüzde 4'ünü karşılayacak.Asmaz Enerji İletişim ve Enerji Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Akif Asmaz,Afyonkarahisar Ticaret ve sanayi Odası (ATSA) İle Cevre ve Orman İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen Türkiye'de Enerji Politikası ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları konulu toplantıda biyogaz enerji santrali porojesinin tanıtımını yaptı.Afyonkarahisar'da Türkiye'nin tavuk gübresinden elektrik ve ısı ilk biyogaz enerji santralini Afyon Güçbirliği Şirketi ile birlikte kuracaklarını bildirenAsmaz,buradan üretecekleri enerji ile şehrin yılık elektrik igtiyacının yüde 4'ünü karşılayacaklarını söyledi.Asmaz,tavuk gübresinden her saat 1 megawatt elektrik,binyüz kilowatt ısının yanısıra 35 ton katı,45 ton sıvı tarında kullanılmaya uygun kokusuz gübre üertileceğini kaydetti
Asmaz,Güçbirliği'nin 2 milyon yumurta tavuğundan günlük 100 ila 130 ton tavuk gübresi elde edildiğini anlattı.Yumurta paketleme tesisinin yanına bir organik gübre tesisi ve yumurtaların anbalajlanmasında kullanılan viyol üretim tesisinin de yatırımına başlandığını aktararan Asmaz,şirketin 2004 yılından itibaren tavuk gübresinin organik gübreye dönüştürerek Bioplus adıyla sattığını ifade etti.kaynak zaman

28 Mayıs 2009 Perşembe

Afyonkarahisar Caz Festivali


Prag-Afyonkarahisar Müzik Dostluğu Beşinci Yılına Doğru:Artık Caz Festivalleri'nin dokusuncusunu gerçekleştirerek onuncu yılına doğru uzandık.Prag-Afyon müzik dostluğu da önümüzdeki sene beşinci yılına giriyor.Gelecekyıl hep birlikte Anadolu'nun en uzun soluklu ve sürdürülebilen tek Caz Festivali ile medeniyetler arası dostluğun nasıl olacağının en ğüzel örneğini vereceğiz.Bundan dört yıl önce Türkiye'den müzisyen,eleştirmen,basın mensubu ve sanatcıların 2005 Prag Open Caz Festivali'ne katılmalarıyla başlayan Prag-Afyonkarahisar şehirleri arasındaki bu dostluk buyılda devam ediyor.Afyonkarahisar Caz Festilavali inisiyatifiyle başlatılmış olan bu sivil sanat hareketi,Prag'lı önemli müzisyenlerin aktif katılımları ile artık farklı bir ivme kazandı.Bu karşılıklı çaba ile birlikte Festival'in temel hedefleri arasında bulunan Kültürler arası diyaloğda önemli bir aşama kaydedildi.Tümüyle sivil bir girişim olan bu işbirliği daha sonra Prag'lı sanatcılar ve Afyonkarahisar Caz ve Klasik Müzük Festivalleri Genel Yönetmeni Hüseyin Başkadem'in kişisel ve çok etkin çabalarıyla iki şehir arasında uzun vadeli müzikal bir dostluğa dönüştürüldü.Cek Cumhuriyeti ve diğer Avrupa kentlerinden çok sayıda sanatcı,bu çerçevede Afyonkarahisar'da 2006,2007,2008 ve bu yıl yapılan Klasik Müzik ve Caz Festivalleri'ne katılarak konser verdiler.Festivallerin sosyal hizmet,eğitim ve kültürler arası iletişim boyutlarını çok iyi anlayan ve benimseyen sanatcılar,Afyon'un köy ve kasabalarındaki okullarada gönüllü olarak giderek buralarda workshoplar ve şöyleşiler gerçekleştirdiler.Prag'lı Müzisyenler'in Afyonkarahisar'da verdikleri konserler de kentte ilğiyle karşılandı.Konserlerin sanatsal düzeyi'de konserleri izleyen eleştirmen ve sanatcılardan büyük övgüler aldı.Bazı eleştirmenler,Türkiye'nin kültür başketti İstanbul'da dahi böyle deneysel öncü konserlere pek fazla rastlanmadığını belirttiler.Kişisel çabalar ve iyiniyet ile gerçekleştirilen Afyonkarahisar-Prag müzik ve sanat işbirliğimde her yıl katılan müzisyenlerin ve verilen konserlerin sayısı artıyor.Kısıtlı ekonomik inkanlara karşın bu yılda bu işbirliği gelişerek devam etti.Afyonkarahisar Festivalleri'nin şindiki hedefi,önümüzdeki yıl yapılacak onuncu yılı en anlamlı ve coşkulu biçimde gerçekleştirmek. Önümüzdeki yıl boyunca Praglı müzisyen dostlarımıla bizleri yoğun bir yıl bekliyor.

24 Mayıs 2009 Pazar

Piknik Alanı





Bu hafta sonu Afyon devlet parkına arkadaşlarla geziye gittik.gerçekten haftasonu dinlenmek ve piknik yapmak için güzel yer.yeşillikler içinde çok güzel park alanı.yapma şelelesi.köprüleriyle hem büyükler hemde çocuklara hitap ediyor.bu yerleri Afyonumuza böyle yerleri kazandıranlara Afyon halkı adına teşekürleimi borç bilirim

22 Mayıs 2009 Cuma

Afyonda Düğün Adetleri

Afyonda Düğün adetleri Bakır kap Geleneği:Afyonda yaşatılan güzel geleneklerimizden biri de doğumdan ölüme daima beraber içiçe yaşanan davetlerdir.Bu davetler düğün,sünnet düğünü,hacı düğünü,Zinardı daveti,oğlan kınası,el öpme,çeyiz indirme törenlerindeki davetlerdir.
Törenlerde sunulan yemeklere ise sıra yemekleri adı verilir.Sıra yemeklerinin bir kısmı yakın akrabalardan gelen yemeklerin sunulması ile yapılır.Bunlar,doğum,ad koyma ve ölüm yemekleridir.Bir kısmı da ev sahibinin çağırdığı aşcılar tarafından yapılır.Bu yemekler ise;Sünnet düğünü,hacı düğünü,el öpme ve çeyiz indirme davet yemekleridir.Sıra yemeklerinde ikram yapılan yemeklere Afyon'da takım adı verilir.Yemeklerin ikram sırasına'da takım düzme denir.Hemen her sıra yemeğinin bir takım düzeni vardır.En iddialı ve bol çeşitli takımı düzeni el öpme ve çeyiz indirme davetlerindeki ikramlardır.Bu yemeklerde en az üç çeşit et yemeği üç çeşit tatlı bulunur.Geleneksel sıra yemekleri meydan sofrası adı ile anılan sofralarda ikram olunur.Meydan sofraları yuvarlak,çok geniş yemek sinilerinin çevresine oniki kişinin otura bileceği büyüklüktedir.Bu sofralarda herkes ortaya konan kaptan yemek yer.Hijyenik açıdan ne kadar sakıncalı olduğu tartışılırsa da kaşığını kullanmasını bilen davetlilerce kaşığın sağ tarafı ile kaptan alınır sol taraf ile içilir.Bakır tencere ve kazanlarda kadın veya erkek aşcılar tarafından pişirilen bu nefis yemekler,bakır sinilerde bakır tas,sahın ve mertebaneler içinde davetliler içinde ikram edilir.Gelişen teknoloji ile birlikte yeni madeni kapların ortaya çıkması bakır kap kullanımını azalmasına sebeb olmuştur.Oysaki bakır kapkullanımı Anadolu kap kacak kültüründe önemli bir yere sahiptir.Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan Afyonkarahisar halkında da bu olgunun devan ettiğini görmekteyiz.

19 Mayıs 2009 Salı

19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI


19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramı Resmi ve sivil erkanın katılımıyla Afyonkarahisar'da Atatürk Spor sıtatyumunda çoşkuyla kutlandı.Sayın Valimiz,Belediye Başkanımız,Millieğitim Müdürümüz.ve tüm resmi erkanın katıldığı bayram töreni saygı duruşu ve İstiklal marşının ardından Bayrak ve Filamaların geçişleriyle bayram töreni başladı.Öğrencilerimizin hazırladığı bir birinden güzel seromoni haraketlerini sergilediler.ilerki yıllara göre bu yıl 19 Mayıs gençlik ve spor bayramına katılım çok fazlaydı.Ulu önder M.Kemal Atatürk'ün Türk gençliğine armağanı olan bu Bayram Türk gençliğe armağan olsun.

12 Mayıs 2009 Salı

Dazkırı’da Arkeolojik Kalıntılar

Dazkırı topraklarında, eski devirlerde pek çok devletler yaşamış, gelmiş ve geçmişlerdir. Bunlardan Lidyalılar, Hititliler, Eski Yunanlılar ve Romalılar bu topraklar üzerinde yaşamışlardır.Bugün meydana çıkan eski eserlerden bu milletlere ait eski eserler ortaya çıkmaktadır. Romalılardan eski yunan kralı Büyük İskender buralardan geçmiştir. Bilhassa Büyük İskender’in Hindistan seferinden dönüşünde Anadolu’da kurduğu krallıklarından birisi de Dazkırı ve civarında Payitaht kurmuştur. Helenizm devri denen bu devrin eserleri bugün Akarca, Çiftlik, Kızılören, Sarıkavak köylerimizde ve bizzat Dazkırı’nın içerisinde çıkmaktadır. O devrin harp araçları, mızrak ucu demirleri, kılıçlar, heylar çıkmaktadır.
O devre ait topraktan yapılıp pişirilmiş Lahit ve sandukalar aradan 2500 sana geçmiş olmasına rağmen bu değerli hazineler yanında nereden geldiği keşfedilemeyen paralar yer altında yağmur suları ile Akarca köyü derelerinde bulunmaktadır. Bu eserler maalesef sahipsizdirler. Zira eski eser toplayıcı açıkgözler bunları ölü pahasına alıp, İstanbul ve İzmir’de turistlere, tarihi eser kaçakçılarına satmaktadırlar. Açılmış mezarlardan çıkarılan bir kısım tarihi eser Afyon Müzesine teslim edilmiş olmakla beraber, çıkan Kral Tahtı ve Karyolaları çoktan kaçırılmıştır.
Dazkırı arkeolojik kalıntılar bakımından çok zengin bir sahadır. Burada Romalılar devri kalıntıları olduğu gibi, İskender’in kurduğu Helenizm kalıntıları da çok bulunmaktadır. Sarıkavak köyünde Romalılar devrinden kaldığı tespit edilen kayalar içindeki oyma kabinler, paralar, gözyaşı şişeleri ve muhtelif toprak kaplar bulunmaktadır. Köyün güney kısmında bulunan höyükler henüz açılmamış olmakla beraber büyük eserlerin çıkacağı tahmin edilmektedir. Kızılören köyünde çıkan tümülüslerin kabri çıkacağı muhakkaktır. Aynı yerde toprak kaplar ve paralar çıkmaktadır. Çiftlik köyünde çıkarılan Frig külahlı Afrodit heykeli frig tesirinde kalmış erken Roma devrini ve yerleşmelerini ispat etmektedir. Köyün alt kısımlarından çıkan pişmiş toprak lahitler Helenizm devri olan Büyük İskender devrine ait eserlerdir. Buralarda çeşitli mermer çıkarılmaktadır. Akarca köyü çevresinde çıkarılan çeşitli kaplarla beraber küçük ebattaki gümüş ve altın paraların Lidya ve Frigya devirlerine ait oldukları anlaşılmaktadır. Köyün güneyinde bulunan bir yol üç tepeye gitmekte ve içerisinde nöbetçi yerleri vardır. Buralardan bir para hazinesine gidildiği tahmin edilmektedir. Zira Paralar buralardan yağmur suları yoluyla yüze çıkmış şekilde çokça bulunmaktadır. Yeraltından çıkan, çeşitli şekilde boyanmış ve pişirilmiş toprak tuğlalar sağlam olarak çıkmaktadır. Bu parçaların büyük arkeolojik değerlere sahip oldukları anlaşılmaktadır. Başmakçı’da ilçe okulunun bahçesinde Romalılara ait düzme taşlardan yapılmış tapınak yeri de çıkarılmıştır. Yassıören ve Yaka köylerinde buna benzer çok miktarlarda tarihi eserler çıkarılmaktadır. Kaynak Dazkırı Belediyesi

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Afyonda Hıdırrallez


Hızır ve İlyas peygamberin yeryüzünde buluşup darda kalanlara isteği olanlara zorluk çekenlere yardım ettiği rivayet edilen gün. Hızır’ın karada İlyas’ın denizde hiç umulmayan bir zamanda çıkıp geldiği söylenir. 6 Mayıs aynı zamanda baharın başlangıcı bereket ve bolluğa adım atış günüdür. Bu özel günün tarihi ve nasıl oluştuğu ile ilgili birçok rivayet vardır. Bu rivayetler sadece Türkiye’de değil İran Irak Suriye Türkî devletler tarafından da bilinir ve her toplum kendi kültürel zenginliliklerine göre kutlar. Genellikle bu günle ilgili rivayet şöyledir: "Dünya hükümdarı Zulkarneyn çift boynuzlubu hükümdarın İskender olduğu ile ilgili birçok çalışma vardır ölümden çok korkar. Bu korku ona ab-ı hayat suyunu bulma sevdasına düşürür. Âlimlere sorar bu suyun nerde olabileceğini. Herkes bir isim ya da yer söyler. Ama âlimlerin ortak verdiği tek bir isim vardır. Hızır peygamber. ..Hem güvenilir hem de inançlıdır. Bu suyu sadece onun bulacağını sultana inandırırlar. HZ. Hızır bu teklifi kabul eder yardımcı olarak da yanına kardeşi yine peygamber olan Hz. İlyas’ı görevlendirirler. Atları ve azıklarıyla yola koyulan bu iki mübarek insan dağları denizleri aşar Kaf dağını geçer ve 6 ay gece 6 ay gündüz yaşanan bir yere gelirler. Karanlıklar zulumat ülkesi olarak bilinen bir yerde konaklarlar. Atlarını dinlendirir bir pınar gözünde azıklarını yerler. O sırada yanlarında getirdikleri kurutulmuş bir balığı suya düşürürler. Balık birden canlanıp kaçıp gidince iki kardeş ab_I hayatı bulduklarını anlarlar. Hemen bu sudan içerler. İçince Hak Teâlâ tarafından ölümsüz olurlar. İşte onların ölümsüzlüğe karıştığı bu günde Allah bu iki peygamberi yeryüzüne gönderip insanlara yardım etmesi için görevlendirmiştir. 6 Mayısta her yıl yeniden doğuş tazelenme ölümsüzlük bereket anlamlarıyla bu gün kutlanır. Halkımız arasında bilinen onlarca ritüel vardır. 6 Mayıstan bir gün önce gecesi gülfidanının altına istekler konup dua edilir. Cüzdan koyanlar bebek çizenler ev yapanlar... Hızır’ın gülü çok sevdiği ve gülfidanlarını dolaştığı söylenir. O gün çalan kapılara mutlaka hızır mı geldi acaba diye bakılır. Eğer bir fakir gariban ya da çocuk gelmişse isteği hemen yerine getirilir.

bugün hava soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen halkımız çeşitli yerlerde pikniklerini yaptılar.alıntı

28 Nisan 2009 Salı

İmaret Cami


Afyon,gökyüzüne asılı bir balkon gibi duran kalesine nispet bir mimareler şehridir,Ulu Cami,Kuyulu Cami,Mevlevi Türbe Cami,Güdük Cami,Yeni Cami,Arap Cami,Burmalı ve Başçeşme Cami Minareleri,kaleyi çevreleyen esrlerimizdendir.Mevlevilik Konya'da doğup Afyonda gelişerek,Mevlana'nın torunlarından Sultan Divanı tarafından tüm dünyaya maledilen bir hümanizimdir.Afyon Mevlevi Dergahı'ndan yetişen Hızır Dede Sakız Adası'nda,Derviş Hamit Midili Adası'nda,Ahmet Safayi Dede Mısır'da,Ali Rumi Sandıklı'da,Nurullah Dede Eğirdir'de görevlendirilerek dergah açmışlardır.Ayrıca İstanbul Galata,Kütahya ve Bursa'da da Afyon Mevlevi Dergahı'na bağlı dergahlar kurulmuştur.İlk kadın Mevlevi Şeyhi Güneş Hatun,Afyon Mevlevi dergahından yetişmiştir.Babası Arif Çelebi'nin ölümü üzerine oğlu olmadığından Dergah Mütevellisi ve Postnişini olmuştur.İmaret Cami Gedik Ahmet Küllüyesi:Bir vakıf eseri olup,1475,de Sadrazam Gedik Ahmet Paşa tarafından,Mimar Ayaz Ağa'ya cami,medrese,hamam ve imaret olarak yaptırılmıştır.Küllüye içindeki cami,ardarda iki kubbesi ve yivli minaresiyle sanat tarihi açısından örnek bir yapıdır.Afyon'un en güzel esrlerimden olan küllüyenin camisi13,hamamı 11,Medresesi 26 kubbelidir. kaynak Afyon Belediyesi

19 Nisan 2009 Pazar

Afyon Ulu Cami


Afyon'un en büyük camilerinden biri olan Ulu Cami Anadolu Selçukluları devrinde 1272-1277 yıllarıda Sahipata Nusreddün Hasan tarafından yaptırılmıştır.Kendi adı ile Meşhur mahallede kargir dört köşe kalın duvarlar üzerine toprak damlıdır.şimdi üzeri çatıil kaplıdır.Damı beş sırada sekiz erdem kırk ahşap sütün üzerine oturtulmuştur.Ahşap sutünlar üzerine konan sutün başlıkları sarkıt ve baklava dilimlidir.Başlıklar üzerine konan ahşap atkıların yan yüzleri renkli motiflerle işlenmiş isede,bugün çok az izleri kalmıştır.Doğuya,batıya küzeye bakan üç kapısı vardır.Selçuklu tarzı oymalı iki kanatlı Mimber kapakları üzerindeki kitabede sureler ile ilk yapım tarihini belirten yazı vardır.Mimarı Emir Hac Bey'dir.Caminin ilk büyük onarımı M.1341 yılında Muzafferrüddünoğlu Minüddün Emir Abdullah bey tarafından yaptırılmış ve doğu cephedeki kapı üzerine bir yazıt konulmuştur.Zamanımızda eski biçimi korunarak yeniden onarılan cami,ahşap minaresi ve sırlı tuğlalı baklava dilimi tuğla minaresiyle Selçuklu döneminin essiz örneklerinden biridir.

17 Nisan 2009 Cuma

KİLİSE,AMORİUM

Hisar(Amorium) Örenyeri:Amorium antik kenti,Emirdağ'a 12 km.Afyon'a 82 km.uzaklıktadır.Kazı çalışmaları 1988 yılında Oxford Üniversitesinden merhum Prof.R.M.Harrisson tarafından başlatılmış.1993,den bu yana Dr.Christopher Lightfoot bu görevi üstlenmiştir.Amorium kenti içinde yer alan höyük ile birlikte(M.Ö.3.bin) Erken Bronz Çağı'ndan itibaren Hititler ve Frigler tarafından iskan edilmiştir.Hititler döneminde isminin Aura olduğu zannedilmektedir.Kentten ilk bahseden antik kaynak,Roma İmparatoru Augustus devrinde (M.Ö.27-M.S.14) YAŞAMIŞ olan coğrafyacı Strabon'un eseridir.Aynı zamanda şehir Geçö Hellenistik dönemden (M.Ö.2-1.y.y.),Roma İmparatoru (Carcallaya 198-217) kadar olan üç yüzyıldan fazla bir süre kendi adına para bastırmıştır.Roma döneminde ufak bir kent olan Amorium Genç Antik dönemde hızla önem kazanmıştır.Kentteki önemli yapılardan biri İsavralı Bizans İmparatoru Zenon yönetiminde oluşturulmuştur.M.S.5.y.y.son çeyreğinde aniden başlayan bu yapı evresinin nedenleri henüz açıklanamamıştır.M.S.7.y.y.da Amarium,başkent İstanbuldan (Konstantinapol) güneye,Suriye'ye doğru giden önemli bir karayolunun üzerinde yer almasıyla hem idari hem askeri açıdan önem kazanmış ve Konstantinepol'den sonra ikinci büyük kent olmuştur.Bu dönemlerde,5.Leon'u bir ayin sırasında kilisede öldüren (25 Aralık 820 ) arkadaşı Mihail,İmparator olunca Amorium veya Frigya sülalesi,Bizans tahtına sahip olur.ve 2. Mihail olarak bilinen bu İmparatorun ölümüyle yerine oğlu Theophilos (829-842),Theophilos'un ölümüyle halefi olarak yerine 6 yaşındaki oğlu 3. Mihail 856 yılında dayısı Bardas'a yardım ederek annesi ve çevresindekilerden ikdidarı alıp ona verir ve 867 yılında yanına aldığı Basileos tarafından öldürülerek Amorium sülalesi dönemi son bulur.Frigler hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın

11 Nisan 2009 Cumartesi

Ulusal Parklar-Gezi ve Mesire Yerleri


Afyonkarahisarın Ulusal Parkları Gezi ve Mesire Yerleri:Hıdırlık Milli Parkı:Afyon ilimde merkeze uzaklığı 2 km.dir.Köroğlu Beli:Afyon-Ankara kara yolu üzerinde 25 km. bulunan Köroğlu beli çam ağaçları ile yeşillendirilmiştir.Elektriği ve suyu bulunmaktadır.Çağlayan Parkı:Çay ilçesindedir.Park adını 28 m.yüksekten düşen suyun getirdiği çağlayandan almaktadır.Yaz sıcaklığında suyun sesi ve görüntüsü hoş bir serinlik vermekte hoşca vakit geçirilecek bir mesire yeridir.Horan Parkı:Bolvadin ilçesinin 1 km.kuzeyinde İstanbul-Konya Kara yolu üzerinde bulunan Parkta yeşilin her tonu görülebilir.Parkın ilk girişinde bulunan üstü açık türbesi ve Şehitlik abidesi gelenlere manevi huzur verirken,yolun iki tarafına sıralanmış kavak ağaçları,başka bir havayı teneffüs ettirir.Bu tabiat harikasının bağrına oturmak ve gül fidanın yanında bir bardak çay içmek pek çok mutluğuğa bedeldir.Pek çok güzelliğe sahip olan Parkın tepesinde bulunan Restorant,parkın güzelliğini ayaklar altına serer.Suçıkan Parkı:
Dinar ilçesinde olup,merkeze 1 km.uzaklıktadır.Bal Mahmut:Afyon-İzmir kara yolunda,merkeze uzaklığı 15 km.dir.İlk bahar ve yaz aylarında Piknik yapılan yerlerden birisidir.İzmir istasyonu civarı:ilimizin eski İzmir istasyonu yakınında Piknik yapılan yerdir.Gecek Kablıcası:Afyona 18 km. uzaklıkta bulunan kaplıca,Demir çevre köyü sınırları içerisindedir.Her tarafı söğüt ve kavak ağaçlarıy'la donanmış güzel bir Mesire yeridir.bunlara ila veten Bele diye Başkanı Hayrettin Barut zamanında yenileri eklenmiştir.Afyon ili sınırları içinde,Devlet parkı,Fuar alanı yapay Göl ve mesire alanı,Afyon-Erkmen kara yolu güzarğahı piknik alanları.bulunmaktadır.

10 Nisan 2009 Cuma

Historical and Cultural Environment in Afyon

Cultural and tourism activities in the province and around the case of very old and deep-rooted cultural structures yeri.İlimizin vardır.Bu and the historical works also with the archaeological research in the residential area kanıtlanmıştır.İlimiz and M.Ö.4000 'li year uzanmaktadır.İlimizde to Ulu Mosque , İmaret Mosque, Afyon Castle, the Stone Brook township Han, Anıtkaya caravan palace, İhsaniye County, the Town Döğer, Döğer Kervansarayı, Sincan Küllüyesi Painted with the District, belonging to the Seljuk and Ottoman period, mainly eserlerdir.Frig, Byzantine and Roman period Ayazin the metropolis (İhsaniyede) , Göynüş the serpentine valley, Aslankaya and Maltaş, Kırkinler (İscehisar), Kırkgöz Bridge (Bolvadin) arasındadır.Başta historical structures to be cave Kırkinler, Ayazin, Dipevler cave, Burn in, etc., on the rock carvings of the temple and mezarlarlar.Üçlerkayası köyün'de content top of the hill Bostan, rock placement, stone tomb chambers, stone tombs, üçlerkayası rock yerleşimleri.Sağlık lucky açısındanda tourism as the region of our thermal plants; Afyon Ömer-night spa tourism center announced edilmiş.Bolvadin Heybeli spa, the spa and Gazlıgöl Sandikli Hüdai spa tourism within provides services on a large scale and number of each geçengün plant is considered as artmaktadır.Yöremizde Mermercilik especially a big bacasıs industry has developed rapidly.

8 Nisan 2009 Çarşamba

AFYON KALESİ


Afyon Kalesi:M.Ö.1350 yılında Hitit Kralı 11.Murşil tarafından yapılmış Arzava seferi istihkam olarak kullamılmıştır.Daha sonra bu kalenin etrafında şehir kurmaya başlamışlardır.Selçuklular zamanında 1.Alaeddin Keykubat,1231 yılında lalası Bedrettin Cevhertaşı kale dizdarı olarak görevlendirdi.Cevhertaş kalenin burç ve bedenlerini onardıktan sonra,yukarı kısnımda güneye bakan en yüksek yerde küçük minareli ve mihrabı çiniden olan mescid onun duğu yanında bir saray ve şehir kenarında da bir medrese yaptı.Bunlar yapıldıktan sonra 1233 yılında açılış törenleri yapıldı.Bu törenlerde 1.Alaeddin Keykubat ile bir çok emir ve bilginler katıldı.Önemli kişiler arasında Mevlana Celaleddin Rumi de vardı.Afyon Kalesi Osmanlılar devrinde ıı Selimi'n emriyle Mahmutbey tarafından tekrar onarıldı.(1553) Yüksekliği 226 medredir.Günümüzde burçları,kız kulesi ve sarnıçları hala özelliğini korumaktadır.Kaleye kayalara oyulmuş merdivenlerle çıklırdı şimdi ise yeni basamaklarla çıkılmaktadır.Kalenin kız kulesi diye anılan yerinde kızlar Ahtım Bahtım Evlenmek Vaktim diye ağırırlar.Bu çok eski bir gelenektir.Afyon Kalesi Büyük Türk Seyyahı Evliya Çelebi tarafından da gezilmiştir.daha Fazla bilgi için http://www.uclerkayasi.com/ site adresinden bulabilirsiniz

31 Mart 2009 Salı

Afyonda Turizm Faaliyetleri


Kültürel ve Turizm faaliyetleri olgusu içinde il ve çevresinin yeri.İlimizin çok eski ve köklü bir kültür yapısı vardır.Bu da yapılan arkeolojik araştırmalar ve bulunan tarihi eserlerle kanıtlanmıştır.İlimiz ve yöresindeki yerleşim M.Ö.4000'li yıllara kadar uzanmaktadır.İlimizde Ulu cami,İmaret camii,Afyon Kalesi,Çay ilçesinde Taş Han,Anıtkaya Kervan sarayı,İhsaniye İlçesi,Döğer Kasabasında,Döğer Kervansarayı,Sincanlı İlçesinde Boyalı Küllüyesi,Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait başlıca eserlerdir.Frig,Bizans ve Romalılar dönemine ait Ayazin metropolisi(İhsaniyede),Göynüş vadisindeki Yılantaş,Aslankaya ve Maltaş,Kırkinler(İscehisar),Kırkgöz Köprüsü(Bolvadin) tarihi yapılar arasındadır.Başta Kırkinler mağarası olmak üzere,Ayazin,Dipevler mağarası,Yanık in,vb,kayaya oyma Tapınak ve mezarlarlar.Üçlerkayası köyün'de erikli tepe Bostan tepesi,kaya yerleşimleri,kaya mezar odaları,kaya mezarlar,üçlerkayası kaya yerleşimleri.Sağlık turizmi açısındanda şanslı olarak nitelendirilen yöremizdeki Termal tesislerden;Afyon Ömer-Gecek kaplıcaları turizm merkezi ilan edilmiş.Bolvadin Heybeli kaplıcası,Gazlıgöl kaplıcası ve Sandıklı Hüdai kaplıcası iç turizme büyük ölçüde hizmet vermekte ve her geçengün tesis sayısı artmaktadır.Yöremizde özellikle bacasıs sanayi olarak nitelendirilen Mermercilik büyük bir hızla gelişmiştir.

28 Mart 2009 Cumartesi

Afyonkarahisar Dağları

Afyonkarahisar bölgesinin dağları
1.AHIR DAĞLARI:1940 m.yükseklikte Sincanlı ile Sandıklı ilçeleri arasındadır.Dağın eteklerinde çamlıklar görülür.
2.AKDAĞ:2449m.yüksekliktedir.Sandıklı ve Dinar ilçeleriyle Denizli'nin Çivril ilçesi arasındadır.Çevresi ormanlıktır.
3.BURĞAZ DAĞI:1754 m.yükseklikte Sandıklı'nın Hocalar bucağı ile Uşak ilinin Banaz ilçesi arasındadır.
4.EMİRDAĞLARI:2307 m.yükseklikte olan bu dağlar,Bolvadin ilçesiyle adını verdiği Emirdağ ilçesi arasındadır.
5.KUMALAR DAĞLARI:2447 m.yüksekliği olan bu dağımız Kurtuluş Savaşı'nın buradan başlamış olmasıdır.
6.PAŞA VE BEYDAĞLARI:Paşa ve Bey dağları 1750 m.yüksekliktedir.Bolvadin ve Bayat ilçeleri arasında yükselen tepeye Paşa dağı,Batı ve Kuzey yönünde Eskişehir iline kadar uzanan dağlara da Bey dağları denilir.
7.MAYMUN DAĞLARI:1622 m.yükseklikte olan bu dağ Batı bölgesindedir.
8.BOZDAĞ:1250 m.yüksekliğinde olup,Batı bölgesindedir.
9.SÖĞÜT DAĞLARI:1919 m.yüksekliğndeki bu dağ Dinar ve Dazkırı ilçelerimiz arasındadır.
10.SULTAN DAĞLARI:2519 m.yüksekliği olan bu dağlar adını verdiği ilçenin kenarında yükselir.

21 Mart 2009 Cumartesi

Turizim Kenti Bizim Afyon

Afyonkarahisar adı söylendiğinde ilk akla,Kurtuluş Şavaşı ve Büyük Türk Zaferi gelir,Afyon'a gelenler ve Afyondan geçenler,bu essiz beldeyi gördüklerinde bir anda kendilerini başka bir alemde sanırlar.Hayellerde İstiklal Savaşı,gözlerde ZAFER heyecanı canlanır.Zafer müjdecisi azametli,Görkemli Zafer Anıtı,şehitlikleri ve sanat eserleri geçmişle geleceği bir birrine bağlar.Afyonkarahisar,Yeni Türk Devleti'nin temel taşı ve öğünç kaynağıdır.Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk,Büyük Nutkunda,Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi;Türk Ordusunun,Türk Subay ve Komuta heyetinin yüksek gücünü ve Kahramanlığını tarihte bir daha tesbit eden çok büyük bir eserdir.Bu eser Türk Milletinin,hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölmez anıtıdır.cümleleriyle Afyon zaferinin önemini belirtir.Böylece Afyonkarahisar adı Büyük Türk Zaferiyle bütünleşir.Afyon ilinin tarihi bakımından önemli bir yeri vardır.Anadolu'nun en işlek kervan yollarında kurulan Afyon,M.Ö.4000 li yıllara dayanır.AFYONKARAHİSAR;Hititler,Frigler,Linyalılar,Romalılar,Bizanslılar gibi bir çok medeniyetlere kucak açmış ve günümüze kadar tarihi sanat eserlerini taşımıştır.Yine Afyon'da Selçuklu ve Osmanlı sanatının en ünlü eserlerinide görmek mümkündür,Tarihi Kaya Tapınakları,Aslantaş,Maltaş,Yılantaş,Kapıkaya,I-II,Metropolis ve Kırk İnler sadece bunlardan bir kaçıdır.Selçuklu ve Osmanlı devri camii,medrese,han,kervan saray,köprü,vb,tarihi yapılar yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettikleri ve ilgi duydukları eserlerdir.Sucuğu,Süt Kaymağı ve Kaymaklı Lokumuylada tanınan ilimiz,özellikle son yıllarda Napolyon tipi Kirazları,elmaları, ve turşuluk salatalıkları ile yurt dışında adını duyurmuştur.Başta Halı-Kilim-Keçe olmak üzere dışpazara açılmıştır.Sıra yemekleri,geleneği ve yaşayan el sanatlarıyla kültürel özelliklerini bütün canlılığı ile sürdürmektedir.Afyon'da spor etkinliklerinden kara ve su avcılığı gelişmiş olup,avcılığa gönül verenler ilimizde hasretini gidermektedir.Kurtuluş Savaşını zaferle noktalayan,temiz hava deposu ve sağlık,sıhhat dolu kablıcaları ile tanınan ilimizi gezib görmeyen ancak tanımak arzusunda olan kişileri Afyonkarahisara bekleriz.

20 Mart 2009 Cuma

Afyonkarahisar

Kısaca Afyonkarahisarı tanıyalım.İçbatı Anadolu kenti olan Afyonkarahisar,Kuzeybatı-Güneydoğu doğrultulu dağ dizelerinin geçit verdiği,kavşak noktasında kurulmuştur.Mermer ocakları ve atölyeleri,endüstriyel işletme ünüteleri ve alış veriş merkezleriyle sanayi ve ticari bir merkez olduğu kadar,tarihi ve arkeolojik kalıntıları,yaşayan folklorik değerleri,termalizmi ve son yıllarda hizmete açılanbelgeli tesisleriyle önemli bir turizim merkezidir.İç Anadolu'dan gelip Eğe ve Akdeniz'e gitmek isteyen turistler için Afyonkarahisar tek kapıdır.Afyonkarahisar,kara ve demir yolarınınkesişip,yurdun dört bir yanına yeniden dağılan kavşak noktasındadır.Afyonkarahisar,adını ortasında yükselen ve Hitit Kralı II,Murşil'in yaptırdığı HAPANOVA Kalesi(yüksek Tepe Şehri)'nden ve yaklaşık 2300 yıldır ekimi yapılan HAŞHAŞ bitkisinden almıştır.Afyon,haşhaş bitkisinin ilaç sanayiinde kullanılan uyuşturucu özüdür.Latince özsu demek olan OPİUM zamanla değişime uğrayarak AFYON olmuştur.Bu gümde söyleniş kolaylığı bakımından Afyon adı tercih edilmekte ve kullanılmaktadır yalnız resmi yazışmalarda Afyonkarahisar olarak yazılmaktadır.Friğler döneminde Hapanova Kalesi'nin eteklerinde bir köy olarak kurulan şehir,kısa zamanda gelişerek Romalılardan bu yana önemli bir siyasi merkez ola gelmiştir.Bizans döneminde karışıklıklar geçiren Afyon, Selçuklular ve Beylikler döneminde Karahisa-ı Sahib adlarını alnış,Osmanlı döneminde sancak merkezi olmuştur.Cumhuriyet döneminde de aynı hızla gelişimini sürdürerek Afyon Ovası'na doğru yayılan ilimizin kışları sert ve yağışlı,yazları özellikle Temuz-Ağustos ayları oldukca sıcak geçer.Afyon Kocatepe Üniversitesi'nin kuruluşuyla birlikte eğitimde de altyapı tamamlanmış,sağlık,ulaşım,iletişim alanlarında sorunsuz bir kentleşme sağlamıştır.Bir kaplıcalar kenti olanAfyon'un ısınma ihtiyacının bir bölümü Jeotermal enerjiyle karşılanmaktadır.T.B.M.M.başta olmak üzere Afyon Valiliği ve Belediyesi'nin organize ettiği,resmi,özel tüm kurum ve kuruluşların katıldığı Kurtuluş şenlikleri ve Zafer haftası her yıl 26-30 Ağustos tarihleri arsında bir festival havasında kutlanmakta,tüm illerden,sanat toplulukları,folklor ekipleri davet edilmektedir son yıllarda uluslar arası düzeyde katılım sağlanmakta'dır.Hafta boyunca yerli ve yabancı konuklar tarafından şenliklerimiz ziaret edilmekte,şehit ve gazilerimiz törenlerde anılmaktadır.Çok geniş arkeolojik ve doğal sit alanları içinde;Synnada,Amorium,Apamea,Documeon,Ağustopolis,Prymesseos, en önemli antik kentlerimizdir.Kentsel Sit Alanı içinde korumaya alınan Afyon evleri ve ayrıca Seydiler-Döger arasında Peribacaları,Eber,Akşehir,Karamık,Karakuyu,Acıgöl bigi doğal su kaynakları,görülmeye değer yerlerdendir.En önemli yaylalarımız;Kocayayla,Oktur,Cerit,Recepli,Zenderi,Eldizan,Kilimatan,Kumalar,Şahbendi
Mekan,Emirbaba(Gölcük),Büyük ve Küçük Kirazlı yaylalarıdır.

18 Mart 2009 Çarşamba

Türk Dünyası İçinde Afyonkarahisar

1071,Anadolu'nun bütünüyle Türkleşmeye başladığı tarihtir.Ama bilinen gerçek odur ki,Türkler-Türkmenler çok daha öncelerigruplar halinde Anadolu'ya gelip yerleşmişlerdir.Doğu ve Güneydoğu'da yerleşik bulunan Kürtlerde Orta Asya'dan gelip,Anadolu'ya yerleşmiş olan Türkmenler'dir.Bunlar Anadolu'ya geldikten sonra çevrelerindeki Arap ve Farslar'ın dillerini de kendi dillerine katarak,yeni bir dil oluşturmuşlardır.Dolasiyle Afyonkarahisar'a da,Selçuklu öncesi Türk göçleri olması doğaldır.Selçuklu Devleti için Afyonkarahisar büyük önem arzetmiştir.Ozamanki adı karahisar'ı Sahip olan şehrimiz,adeta devletin başkenti hüviyetini almıştır.Selçuklu Türkmenleriyle birlikte Kavkasya'dan ve Orta Asya'dan Türk göçleri olurken,bunların bir kısmı da Afyonkarahisar'a yerleşmişlerdir.Türk boyları,Anadolu'ya ve Afyonkarahisar'a gelirlerken,beraberlerinde gelenek ve göreneklerini de getirmişlerdir.Nitekim;bugün Afyonkarahisar'da dokunan halı ve kilimlerdeki motiflere Orta Asya ve Kafkasya'da da raslayabilirsniz.Kadınlarımızın göz nuru,el emeği olan işlemelerde de durum aynıdır.Halk oyunlarımızdaki figürler,Orta Asya oyunlarının figürleriyle büyük bir benzerlik arzeder.Bu figürlerde şamanizim izlerinede rastlanır.Oyunlarımızda,bilindiği gibi,kollar artal kanadı gibi açıktır,bir el semaya öteki el ise toptağa yöneliktir.Bunun anlamı yer tanrı ile gök tanrıya ibadedtir.Zira bilindiği gibi eski Türklerde yer ve gök tanrı motifi çok önemlidir.Musikimizin motifleri,sanat musikimizin makamları hemen hemen orta asya ile aynıdır.Mesela,Türkistan'ın dogusundaki Uygur Türkleri'nin musiki motifleri,Türk musikisi motiflerinden farklı değildir.Afyonkarahisar mutfağında özbek pilavı vardır.Tıpkı Özbekistanda yapılan pilav gibi...Kazakistan mutfağının en önemli yemeği olan Beş parmak bizim hamur aşıdır...Keşkek,sadece Afyonkarahisar veya Şuhut ilçemizde değil,bütün Orta Asyada vardır.Dil,aynı dildir.Afyonkarahisar ağzındaki birçok arkaik kelime,Orta Asya'da ve hatta Gagauziye'de yaşamaktadır.Din aynı dindir...Halk edebiyatı ürünlerimiz hemen hemen aynıdır:Atasözleri,halk hikayeleri,Nasrettin hoca fıkraları,efsanelervb..Aşıklık geleneğimiz,Dogu Türkistan'dan batıya,Kafkaslardan Avrupa'ya, nerede Türk varsa,orada yaşamaktadır.Tüm bunlar gösteriyorki;Afyonkarahisar Türk'tür...Afyonkarahisar Türk'lüğün kalesidir.Tüm bu özelliklerinden dolayı Afyonkarahisar'ın,Türk dünyası içerisindeki yeri ve önemi çok büyüktür.

16 Mart 2009 Pazartesi

Afyonkarahiasrda Kervan Saraylar

Afyonkarahisar,genel coğrafi durumu itibariyle çok eski dönemlerden beri kervan yolları üzerinde bulunan bir ildir.Bu nedenle Afyonkarahisar ve bölgesinde Selçuklu ve Osmanlı Döneminde bir çok kenvansaray ve hanlar kurulmuştur.Afyonkarahisar ve bölgesinde kurulan bu kervansaray ve hanlarda,hem ayende ve revende dediğimiz(gelip-geçip giden yolcular),bu tesislerde üç gün müddetle bedava yiyecek,içecek ve yatacak bir yerbulabilmişlerdir.Ayrıca yolculardan hasta olanlarada sağlık hizmeti vermek üzere kervansaraylarda bir tabip nebatat doposu(ecza deposu),yolcuların hastalardan hayvanlarına bakmak üzere bir veteriner hekimde bulundurulmuştur.Kervansaray ve hanlarda gelip geçen yolcalara hertürlü hizmet verilerken,hangi dinden olursa olsun hiçbir ayrım yapılmadan verilmiştir.

12 Mart 2009 Perşembe

Afyonkarahisarda Seçim

Yerel seçimler yaklaştıkca, halkı da sanki seçim, heyacanı sardı çoğu karasız kimilerinin tercihi zaten belli. halkın çoğu kime güvenecegini karar veremiyor kimisi de parti bazında kendi partisinin adayını destekliyor.kararsız seçmenler bunlardan iyisinimi bulacağız diye meçburen ikdidar partisini destekliyor.kimi hala karasız benim anlamadığım nokta bunlardan iyi sinimi bulacağız deyen vatandaşlarımıza bunlardan öncekiler çok mu kötüydüler?bunların nesi iyi bu partide ne buluyorlar anlamıyorum.kıriz dersen alası issizlik dersen alası işten çıkarmalar dersen alası fabrika kapatmakmı alası elektirek zammı alası doğal gaz zammı alası adam kayırma alası şimdiye kadar ak parti belediye başkanın Afyona ne hizmeti oldu şimdiden sonra ne hizmeti olacak üstelik ikdidar partisi iken bundan önceki Belediye Başkanı Hayrettin Barut Afyonun çehresini değiştirdi Afyonun en uçra mahallesine bile yeşil alan çocukparkı yaptırdı ondan Belediyeyi devralan ikdidar partisinin belediye başkanı Afyona hiç bir hizmeti olmadı diyemem en azından Pazaryerini taşıdı millete çile çektirmek için.Mahalle yollarımız allaha emanet şöförlerin maharetine kalmış resmen arabalar zıplaya zıplaya gidiyor.yolların her tarafı delikdeşik.bu çağda bu yolların hali Afyonumuza yalışmıyor .Afyonumuza hizmet edecek daha önce olduğu gibi yollarımızı Asvalt yaptıracak özlenen yeşil Afyonumuzu bizlere geriverecek pazar yerimizi bizlere geri verecek.bizlerin derdini dinleyecek.Afyonun başına Hayrettin Barut gelecek Afyon halkı özlenen hizmetlere Barut sayesinde kavuşacak.

8 Mart 2009 Pazar

AFYONKARAHİSAR NAME?

Afyonkarahisar Castle, to the south of the city, the top of a mountain is very high and steep. The name of the formation of the world in the time zone of the fourth place in a vent on the steep rocks of the castle (Karahisar) and the first time, "Synnada" coins from the ancient city but the poppy (opium-Afyonkarahisar) from Afyonkarahisar area of BC Extending until the year 2000 will have a date strip. Trace of the first settlement, II. Mentioned time and Hapanova are used Murşil'in Arzava (High Peak) is known as one found in the castle. Until recently received, this is also part of the Hittite Hittite walls was used for the first time we have. Established after the Hittite civilization in Anatolia to the Frigler'in track, Frig niche we have identified on craggy rocks, presented in a pit, such as Phrygian altar steps in the Phrygian rock temples at the summit of the rocks have come across. Preserved until today on the precipice has come from the religious purpose, this is a religious center in the Phrygian period is used as is understood. Roman and Byzantine period, a settlement in the Asia and Anatolia, the state depends on the name of our province, Akronıum (High Peak), dir. During this period, thermal spas, Phrygia Salutaris (Şifalı Phrygia) was a famous name. Afyonkarahisar, really important "Seljuk" had gained in the period. Between the years 1147-1157 Milad Sultan I. Mesud'un orders "Karahisar" with name recognition to the skirts of the castle, with a Turkish boy Karaşar 's were placed. Strategic road junction is very hard to find a castle, so the castle Hıdırlık (in the south of the castle hill) on the rampage in a short period of time between the settlement areas expanded. Accelerate this development, the other an event, Sultan I. Alaaddin started out Keykubat board during the repair of homes Afyonkarahisar castle, the castle is the command to repair the well. Sultan I. Alaaddin Keykubat, 1231 and the architect in lala as Dizdar Afyonkarahisar'a Bedrettin Gevhertaş'ı sends castle. Gevhertaş, after the castle's towers and body repair, up in the castle a small mosque with minarets and niche mosaic tiles that will make a palace on the eastern side. Alaaddin Medresesi Medresesi also named the Hisarardı will do. The castle on the steep rock solid and reliable as of the Seljuk State Afyonkarahisar'da is stored in the treasury, and on behalf of the "-i Device Karahisar with denilmiştir.Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kösedağ 1243 after the war entered into by the Mongol domination of Afyonkarahisar'da Sahipata Beyliği established, then Eşrefoğulları in turn, has been Germiyanoğulları and sovereignty of Karamanoğulları Beylikler. The city has grown by expansion in the period of the Ottoman Empire. Gedik Ahmet Pasha, the grand vizier of Sultan Mehmet the Conqueror, Karaman Seferi during the years 1472-1477 between Afyonkarahisar'da accommodation and completed the construction of Gedik Ahmet Pasha Mosque (sübyan of school, medrese, hamam, mosque İmaret and müteşekkil) has done. Besides, many mosques, mosques, madrasas were made. From the center spread of the Mevlevi sect Afyonkarahisar'daki Mevlevilik Tekke 19.yy. of the sultan of the period after the II. Is performed by the Mevlevi Tekke Abdülhamid Han (Today it is used as a mosque.) Are the important architectural work. İstiklâl War in Afyonkarahisar, became the supreme headquarters, the National Struggle to reach the supreme triumph Meydanı War, are also provided Afyonkarahisar'da. Independence War, the United Attack on a day after 27 August 1922, at 17.oo 'the Turkish army has entered Afyonkarahisar'a and then supreme, and Garp Front Headquarters was moved Afyonkarahisar'a was used as headquarters. Atatürk, 28 Ağustos1922 day gelmiş Afyonkarahisar'daki headquarters, a big victory here until the work was managed.

AFYONKARAHİSAR FORTRESS;

"The flatness in the way you passed away, Afyonkarahisar'dan "O passenger, invisible Afyonkarahisar, from station If time is of the climb to the castle Look in the sky Afyonkarahisar'a from a balcony " Ozan Arif Nihat Asya said strings. Indeed, a city, the poets and scholars and artists, to mosques, neighborhoods and gave its name, the epic, the legend, the song of the mania from generation to generation is transferred, where the full 226 meters in height trakit a rock mass is built on the Karahisar Castle for the "heaven on a balcony" from the other How can one qualify for that? It is believed that the Karahisar Castle of Afyonkarahisar in, Karahisar also remember to keep the Afyonkarahisar'ı is not possible. Has been identified with the city of Afyonkarahisar Castle Karahisar of our day, about 3 thousand 340 years ago, Jesus in 1340'lı First time in the country regulating Arzava Hittite king II.Murşil by soldiers in order to spend the winter in the sanılmaktadır.Kale of that name, then Hapanuva , the "High Peak City" dir. Then you are left to the sovereignty of the Kingdom Kuvalya Miranda Frig time the village is set up to skirt Hapanuva and "Akronio" or "Akroniom" was named. Click Lidyalılar, Persians, and Helen, Bergama Kingdom, Pont kingdom, Romans and Byzantine sovereignty remaining in the castle, after Hicret am to conquer Tokyo the Caliph of Emevi, to Anatolia during the time after changing hands several times, Alparslan's son of the Seljuk territory joined Meliksah time. Later, the State Hazineleri2nin Castle 'because it is stored in "-i Device Karahisar with the" State of Karahisar "was named. Anatolia in the period Beylikler Sahipoğulları and Germiyanoğulları '^ of the Karahisar-ruled by the giant, in 1392 by Yıldırm Beyazıt will participate in the Ottoman lands. War, domination of the army in Ankara after Timur Karahisar-entered with the Device, Timur's governor to vermelri lands back on Germiyanoğulları'na, then the Ottoman Turks in 1428 through the Union will participate. For other Karahisar in Anatolia with karışamamsı "Karahisar-ı Sahib" the "Owner of Karahisar" was named. According to the Karahisar the beginning of the current Serie Registry for the first time in 1651 in Afyonkarahisar word came, and he since has Afyonkarahisar is referred to by name. Here in passing attention to a point where I want to withdraw: Karahisar castle, starting from the Seljuk rule in the city that gave the name of this name or even the Republic in the first year in kullanılmıştır.Ne Unfortunately, then as a formal decision but, Afyonkarahisar name, because of the length shortened discarded and the Karahisar name "Afyonkarahisar" format is being used. However, the real name of that city Afyonkarahisar'dır. World countries and cities on your own as you try to create history, which dates to the beginning again "Karahisar" has been removed from the name of our town is sad. 3 thousand 340 years myths Karahisar Castle has a history Karahisar castle, times have changed hands, it is thought that every time a new legend, the place has a new epic. As we mentioned above, where a 226 meter high rock mass trakit are based on a job is not so easy to conquer the castle is a fact indisputable. For this reason, the Hazrat Ali Battal Gazi to Beyböğrek'ten Çavuşbaşı'na, Rooster grandfather to many, it is interesting to Kale'si Karahisar legend is told, is described traces of this legend, even today maintains assets. People described in the footprints of Hazrat Ali or Düldül according to legend, one of the Islamic caliph Hazrat Ali, at the end of the mountain from the mountains on the time of Düldül yapmaktadır. Here comes that time in one of Afyonkarahis'a Hz. Ali, Hıdırlık rough place to stay in the mountains pressure, there remain traces of the feet on a rock. Then skip to the Düldül Hıdır Castle, where the reins of the path and this will lead, this time remains on a rock. Hz. Ali, Düldül irrigation water to the basin are, you will not find a place to connect at the trough and four fingers on the side of a stone and hit the move at the links here. As stated above, Afyonkarahisar castle and at the footprint of today's connected Düldül believe the hole on the rock, still remain assets. Karahisar Castle is about another legend about Battal Gazi is Afyonkarahisar'da killed in 740 years that has combined the historians and close friends Battal Gazi Ahmet Tarhan fortress to capture a tight siege, doing away with the cut off all connection. Commander of the castle, on the Byzantine emperor to the news and an army of 100 000 for help salar off. Battal Gazi see the castle from the towers fall in love with the beautiful daughter of the command to come to Him for evil to sleep on the grass in the Battal Gazi screams, but not announced. Then write a paper, on stone by rewinding assigns. Battal Gazi, after a two toss still remains. The girls will see a flurry of Battal is not sleeping, sleeping in the meadow of his father told the commander of the Turks, and a poisoned dagger to kill Him as if you want. Battal Gazi's next as the girls would find him dead. Because at that stone, came to the ears of Battal and led to the death. Own heart and dagger stabbing the girl upset by the end of life. Byzantine army came to the skirts of the castle starts a war without remorse, along with Ahmet Tarhan soldiers would be a martyr. Ahmet Tarhan Karahisar on the slopes of the castle, now Grand Mosque's face is buried in the grave. After a severe storm and starts licking Battal's body due to Eskişehir assigns. Thus, Byzantines, Battal Gazi's death can not understand and live with the fear that a longer period of time. The current will of Çeşme, Çavuşbaşı neighborhood Sergeant grandfather's grave and the birth in relation to described Çavuşbaşı Sergeant grandfather or legend are the following: Afyonkarahisar sancak Turkish sovereignty before entering the governor here who is the Turkish rulers to send ambassadors to the castle to the Turks want to surrender. Each time the answer to be a denial of the most powerful ruler on your head Karahisar Sergeant for the receipt of the castle with soldiers görevlendirir.Çavuşbaşı links Muttalıp income within a few days. Field commander of the fortress this news, the defense order is close to the castle. Turkish troops will arrive the next morning Karakuyu'ya. Water stocks run out the soldiers, Karakuyu'da want to drink water, but water is harmful to health in the environment, water, start searching on vazgeçerler.Bunun, but do not find. Status Çavuşbaşına be notified. Çavuşbaşı, a few people along the true costs of oil from the rocks. Very high in front of a rock is muttering some prayers and "There will be a water," he yelled, and swords, hit the rock. Squirt water from the rock is half sword blow. The water is very beautiful and healing soldiers fatigue resolves. Listened to an army on Friday attacked the fortress and castle is conquered. There are between Şehitler Çavuşbaşı. The water district will Çavuşbaşı Today Afyonkarahisar'ın as a good citizen of the spring water is inside. Dede grave of Sergeant in the fountain will cure the sufferer they're looking for, you adakla a small shrine dedicated to the assets to protect.